Doğumsal Skolyoz

Skolyoz:

Tanım olarak Omurganın karşıdan bakıldığında izlenen yapısal eğriliğinin adıdır.

Omurga, toplamda 33-35 kemikten birbiri ile yakın ilintili oluşan bir kemik zinciridir. Vücudun arkasında, başın altında boyun bölgesinden başlar, kuyruk sokumuna değin uzanır. Gövdenin ana taşıyıcısı niteliğinde olup,  iskelet sistemimizin önemli bir parçasıdır. Karşıdan bakıldığında düşey düzlemde doğrusal, yandan bakıldığında ardışık eğrilikler içeren S formunda yapıya sahiptir. Sabit bir kemik yapı olmayıp ön-arka, yan ve rotasyonel olmak üzere 3 eksende hareket yeteneğine sahiptir. Kişinin esnekliğine bağlı olarak aldığı fonksiyonel pozisyonlardaki  şekil bozuklukları hastalık olarak adlandırılmamaktadır.

Omurga içeriğindeki kemik boşlukta omuriliğe ev sahipliği yapar. Bu sayede merkezi sinir sistemi (beyin) ile uzak noktalardaki organ ve uzuvların sinirsel haberleşmesini sağlayan yapılara ev sahipliği yapar. Omurilik adı verilen bu önemli sinire koruyuculuk sağlarken destekler.

Omurganın çeşitli yönlerdeki şekil bozuklukları vardır.

Arkaya doğru eğilmesine lordoz, öne doğru eğilmesine kamburluk (kifoz) adı verilir. Karşıdan bakıldığında oluşan eğriliğin adı skolyoz’dur. Akılda kalması bakımmından hastanın omurgasının hastalığın ilk harfine  ("S") benzetilebilir.

Skolyozun eğrildiği zamana, yaşa göre ve hastalığın sebebine göre sınıflanır, adlandırılır.

Skolyoz hastalığı genelde gelişimsel sorunların bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. En sık ileri yaştaki ve osteoporoz sorunu olan hanımlarda karşılaşılıyor olsa da tedavi için çocuk ve ergenler sağlık kuruluşlarına başvurular.

Hastalığın seyri ve şekillerini anlaşılabilmesi için omurga gelişimi çerçevesinde irdelenmesinde fayda vardır.

Doğuştan görülen skolyoz (konjenital skolyoz)

Omurganın anne karnında gelişmesi sırasında oluşan hata, defekt (=noksan) ve bozukluklar çeşitli derecede eğriliklere yol açar. İki ana başlıkta değerlenirilir.  Formasyon ve segmentasyon bozuklukları: Omurganın oluşması sırasında kemiklerin gelişmesindeki duraklama ve noksanlara formasyon bozuklukları adı verilir.  Formasyon bozuklukları neticesinde kısmi gelişmiş omurgalar gözlenir. Bunlar, yarım omur, kama omur, kelebek omur gibi eksik teşekkül emiş omurlarlar olarak adlandırılırlar. Omurlar cenin döneminde köken aldığı ana taslaktan bölünerek ayrışırlar ve farklı kemik yapılar olarak büyümeye devam ederler. Bu aşamada oluşacak bir hata ile ayrışamamış omurlar ortaya çıkar. Birleşik omur veya bir kemik köprü ile ilişkili omurların yer aldığı bu gruba segmentasyon bozuklukları adı verilir. Omurganın bir tarafının gelişirken diğer tarafının gelişmemiş olması sonucunda eğriliğe yol açmaktadır. Doğuştan fark edilen bu hastaların omurgası çocuğun büyümesi esnasında giderek artan eğilmelere neden olur. Bir tarafta gözlenen eksik oluşuma karşı tarafta gözlenen ayrışma kusuru eklenirse tablo daha da ağırlaşır. Hastaların zamanla artış gösteren deforme görüntülerine iç organlardaki şekilsel uyumlar eşlik eder. En önemlisi de akciğer kalp gibi göğüs kafesi içi önemli organların gelişmesine ve hacim kazanmalarına engel olabilmektedirler.

Hastalığın tanısı: Klinik şüphe ile başlar. Karında aşırı şişlik omuz ve kalça diliminde asimetri, yükseklik farkı, göğüs kafesinde anormallikler gözlenebilir. Sırttaki omurgaya ait çıkıntılar parmakla takip edilerek olası eğrilikler araştırılır. Başta fark edilmeyecek boyuttaki eğrilikler bebeğin oturmaya başladığında oturma dengesizlikleri ile de anlaşılabilir. Çocuk büyüdükçe ve yürüme ve hareket becerisi kazandıkça duruş oturuş bozukluklarından şüphelenilmelidir. Ayrıca omurga etrafında kahve lekeleri kıllanmalar hastalığı çağrıştırır. Bacaklarını oynayamadan güçlük çeken spastisitesi olan veya spina bifida gibi ek hastalıkları olan çocuklar mutlaka değerlendirilmedir. Eğrilik gözlenen veya şüphelenilen bebeklere film çekilmelidir.

Tüm omurga çekilecek filmin içerisinde görülebilmeli, ayakta çekilerek önden ve yandan iki olan görüntüsünü içermelidir. Çocukla işbirliği mümkün ise yanlara doğru esneme hareketleri ile eğriliğin dinamik davranışı değerlendirilmelidir.

TEDAVİ:

Hastalığın, özellikle de eğriliğin seyrinin takibi önemlidir. Erken dönemde egzersiz ve korselemeler ile çocuğun büyümesi gözlenmelidir. Skolyoz hastalığında kritik eşik olan 40 derece ve üzeri hastalarda cerrahi düşünülmektedir.

Tüm tedavi yöntemlerinde olduğu gibi yapılan cerrahi çocuğun gelişimine yardımcı olacak şekilde planlanmaktadır. Korselerin dışarıdan yaptığı baskının yeri çok önemlidir. İç organların özellikle de akciğer kapasitesinin kısıtlı kalması erişkin döneme ulaşan çocukların egzersiz kapasitesi hakkında önemli bir belirleyicidir.

Cerrahi yapılacak hastalarda tüm omurganın düzeltilmesi yerine büyümenin duraklatılması yoluyla da seçilmiş seviyelerde çocuğa yardımcı olunabilinir. Cerrahide kullanılacak implantların yerleştirilmesine bağlı olarak da gelişimsel deformiteler olabilir. Örneğin sırta konan implantlar omurganın ön kısımdan uzarken arkada büyüme duraklatılmasına neden olabilmektedir.

Günümüzde elektronik olarak kendinden uzayarak omurga gelişimini yönlendiren implantlar seçkin tedavidir.

BİZ SİZİ ARAYALIM